Minyatür sanatı, yüzyıllara meydan okuyarak günümüze dek ulaşmış ve dünya çapında çok sayıda ülkenin tarihinde ön plana çıkmıştır. Tarih ve sanat ilgilileri, minyatür sanatının ne şekilde ortaya çıktığını merak eder. Geçmişten günümüze minyatür sanatı ve bu hususta merak edilen tüm ayrıntılara göz atın.
Minyatür Ne Demek?
Minyatür, sözlükte ‘kırmızı ile boyamak’ anlamına gelir. Latince kökenli olan kelimenin orijinali mini ve are ifadelerinin birleşimi ile elde edilmiştir. Fransızca, ‘miniature’ olan bu kelime Türkçeye ise minyatür olarak geçmiştir. Osmanlı döneminde minyatür sanatı ‘nakış’ ya da ‘tasvir’ şeklinde ifade edilirdi.
Minyatür Sanatının Kökeni
Ortaçağ Avrupası’nda el yazmalarında bölüm başları farklı minik resimler çizilerek vurgulanır ve aynı zamanda diğer sayfalardan değişik olacak şekilde süslenirdi. Bu nedenle ilk harflerin boyanması, ‘mini’ ve ‘are’ kelimelerinin bir araya gelerek minyatür sanatını tasvir etmesi ile sonuçlanmıştır. Yapıldığı dönemlerde bu eserlere direkt olarak minyatür sanatının bir parçası gözü ile bakılmıyordu. Günümüzde ise geriye dönük bu tarz keskin bir ayrım yapılmaktadır.
Minyatür Sanatı ve Osmanlı İmparatorluğu
Minyatür sanatının Osmanlı İmparatorluğu’na dayandığı, çoğu insanın düştüğü bir yanılgıdır. Dünya genelinde farklı ülkelerde kabul gören minyatür sanatı Osmanlı İmparatorluğu’na özgü değildi. Bununla birlikte genel anlamı ile kitap süsleme sanatı olarak ortaya çıkıp daha sonra farklı eserler ile kapsamını genişletmişti.
Tarihte bilinen eserlere bakıldığında kitap düzenleme geleneğinin kökeni, bizi Abbasi halifesi Memun dönemine götürür. Memun, antik dönemin son zamanlarında verilmiş eserleri kitaplara dönüştürerek 9. yüzyıla ışık tutmuştu. Eserlerin konuları felsefeden astronomiye botanik biliminden tıbba son derece genişti. Bu durum, minyatür sanatının kökeni hususunda ilk adımların atılmasına neden oldu.
Minyatür Eserlerin Amacı Nedir?
Minyatür eserlerin amacı, ilerleyen dönemlerde kitap süslemek ve ayırıcı olmaktan ziyade kitapta yer alan bilgi ve hadiselerin okuyucunun zihninde canlanmasını sağlamak olmuştur. Bu sayede kitaplar, daha zengin ve değerli oluyordu. Dolayısıyla uzun uğraşlar sonucunda sabır ve incelik ile çizilen bu tasvirler, kaçınılmaz bir şekilde kendi tarzını meydana getirebildi.
Minyatür Sanatının Değişmezleri
Minyatür sanatına dair eserler incelendiğinde örneğin İslam inancını benimsemiş toplumlar ile Avrupalı milletler arasında farklılıklar gözlenebilir. Bununla birlikte bu sanat dalının bazı değişmeyen unsurları da bulunuyordu. Sanatçılar, minyatür sanatının yer alacağı sayfalara nişasta ve yumurta karışımından elde ettikleri bir karışım sürerlerdi. Böylelikle kağıt hem parlak hem de pürüzsüz bir görünüme kavuşurdu. Aynı zamanda çizer, fırçasını kağıt üzerinde çok daha rahat bir şekilde hareket ettirebilirdi.
Sürülen bu karışım öte yandan hataların da silinip düzeltilmesini kolaylaştırıyor ve mürekkebin dağılmasının önüne geçerek neticelerin daha iyi olmasını sağlıyordu. Minyatür, incelikli bir sanat dalıdır. Bu nedenle sanatçılar, samur ve kedi benzeri hayvanların tüylerinden elde edilen son derece ince uçlu fırçalar kullanıyorlardı. Tasvirlerin çizilmesi ve boyanması için bu fırçalar kaçınılmazdı.
Minyatür Sanatının Özellikleri
Minyatür sanatının kendisine has özellikleri bulunur. Öncelikle eserlerde perspektif kesinlikle bulunmaz. Boy ya da uzaklığı belirtmek için gölgeler ve renk kullanılmaz. Avrupai perspektifin olmamasının yanı sıra duygu, gölge veya ışık da yoktur. Minyatür çiziminde vurgulanmak istenen kişi ya da nesne, diğerlerinden daha iri çizilir. Bu sayede dikkatleri üzerine çekebilir.
Minyatür çiziminde önemsiz detaylar küçük ve ince iken önemli kısımlar daha kalın ve büyüktür. Ön planda olması istenen ayrıntıların alt tarafta yer almasına özen gösterilir. Bakan kişi, direkt olarak bu bölüme odaklanırken üst tarafta yer alan çizimler ise ikinci planda kalır. Çizilen figürlerden hiçbiri diğerini kapatmaz. Tüm ayrıntılar incelikle çizilir.