Bu yazımızda Sevr Antlaşması ve bu antlaşmanın öneminden bahsedeceğiz.
Hatırlanacağı üzere I.Dünya Savaşı sonucunda yenik devletlerle imzalanacak barış antlaşmalarının şartları Paris Barış Konferansı‘nda belirlenmişti. Osmanlı’nın paylaşımı konusunda ise İtilaf Devletleri arasında anlaşmazlıklar çıkmıştı. Bu nedenle Osmanlı Devleti ile yapılacak olan barış antlaşması ertelenmişti.
1920 yılına kadar halen bir antlaşma yapılmamış ve Türk halkı kendi kurtuluş mücadelesini vermek için örgütlenmeye ve direnişe başlamıştı.
Misak-ı Milli‘nin ilan edilmesi ve TBMM’nin açılması üzerine İtilaf Devletleri San Remo Konferansı’nda (18-26 Nisan 1920) bir araya gelerek, Osmanlı Devleti ile yapılacak anlaşmanın şartlarını hazırladılar.
Bu metin Paris’te Osmanlı temsilcilerine verildi. İtilaf Devletleri Osmanlı’ya cevap için bir ay süre tanıdı. Osmanlı Devleti ise anlaşma maddelerini çok ağır bulduğunu ve bu anlaşmayı kabul etmediklerini bildirdi. (Tevfik Paşa)
Bu gelişmelerin akabinde İtilaf Devletleri İngilizlerin emriyle Yunan ordusu 22 Haziran 1920’de “Milne Hattı” ‘nı geçerek Bursa, Balıkesir ve Uşak‘ı işgal etti.
💯 Milne Hattı: 3 Kasım 1919’da İngilizler tarafından Yunanlıların güvenliğinin sağlanması ve Yunan işgalinin yerleşmesi için, İzmir, Aydın, Manisa’nın bir kısmı, Soma ve Ayvalık’ın bir kısmını Yunan işgali altında bırakacak şekilde çizilen ve Yunanlıların ve kuva-yı milliyenin karşılıklı olarak geçmesi yasaklanan hattır.
20 Temmuz 1920’den itibaren de Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli işgal edildi. İngilizler de Mudanya ve Bandırma’ya asker çıkardı.
Yaşanan tüm bu gelişmeler sonrası Osmanlı Devleti anlaşmanın kabul edilmesine karar verdi. Ancak anayasa gereği bu anlaşmanın kabul edilmesi meclisin onayından geçmesi şartına bağlı idi.
Mebusan Meclisi’nin kapalı olması nedeniyle 22 Temmuz 1920’de Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa, eski komutan ve nazırlardan oluşan bir Saltanat Şûrası toplandı.
Toplanan şûra üyelerinden yalnız Topçu Feriki (Korgeneral) Rıza Paşa, Sevr Antlaşması’nın maddelerinin çok ağır şartlar taşıdığını ileri sürerek imzalanmasına karşı çıktı.
Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) :
Sevr Antlaşması 10 Ağustos 1920 tarihinde Osmanlı Hükümeti adına Osmanlı delegeleri Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Bağdatlı Hadi Paşa, Şuray-ı Devlet (Danıştay) Başkanı Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri (Elçisi) Reşat Halis Beyler tarafından Paris’in Sevr kasabasında imzalandı.
Toplam 433 maddeden oluşan antlaşmanın bazı maddeleri şunlardır:
Sınırlar:
- Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Lübnan ve Suriye Fransa’ya bırakılacak.
- Doğu Trakya, Batı Anadolu ve Ege Adaları Yunanistan’a bırakılacak.
- Ortadoğu’daki topraklar İngiltere’ye bırakılacak.
- Güneybatı Anadolu (Antalya, Konya, İç Batı Anadolu, Göller Bölgesi, Muğla), Rodos ve Oniki Ada İtalyanların egemenliğine girecek.
- Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Çorum, Kayseri’nin doğusu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak ve Bilecik Osmanlı Devleti’nin elinde kalacak.
Siyasi Hükümler:
- İstanbul, Osmanlı’nın başkenti olarak kalacak, fakat Osmanlı barış şartlarını ve azınlık haklarını koruyamazsa İstanbul Osmanlı Devleti’nin elinden alınacak.
- Boğazlar, Türk temsilci olmayan uluslararası komisyon tarafından yönetilecek, savaş zamanı dahil tüm devletlerin gemilerine açık olacak ve bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak, geçişler paralı yapılacak.
- Azınlıklara geniş haklar verilecek.
- Doğu Anadolu’dan başlayıp sınırları Karadeniz’e kadar ulaşacak, ABD mandasında bir Ermenistan ve buna bağlı özerk bir Kürdistan kurulacak.
Askeri Hükümler:
- Osmanlı’da mecburi askerlik kalkacak, askerlik paralı olacak.
- Osmanlı ordusu 50.700 kişiye indirilecek ve ağır silahlardan arındırılacak.
- Subayların % 70’i yabancı olacak, ordu sadece sınırları korumak ve iç asayişi sağlamak (jandarma görevi) için kullanılacak.
- Deniz gücü sınırlı olacak, donanma sadece 13 küçük gemiden oluşacaktır.
Ekonomik Hükümler:
- Osmanlı Devleti’nin maliyesinin kontrolü İtilaf Devletleri’nin oluşturmuş olduğu Mali Komisyon’a bırakılacak. Bu komisyonun izni dışında iç ve dış borçlanma yapılmayacak.
- Kapitülasyonlar yürürlüğe girecek ve bu kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacak.
- Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecek.
- Osmanlı uyruğundaki herhangi bir kişi, İtilaf Devletleri’nin vatandaşlığına geçebilecek, vatandaşlığa geçtiği tarihten itibaren her türlü kapitülasyondan yararlanabilecek, askerlik yapmayacak, Osmanlı’ya vergi vermeyecek, tekrar Osmanlı vatandaşlığına geçemeyecek.
Sevr Antlaşması hukuki geçerlilik kazanması için meclisin onayından geçmesi gerekliydi. Fakat Mebusan Meclisi kapalıydı. Haliyle Sevr Antlaşması hiçbir hukuki geçerlilik taşımıyordu. Ayrıca Sevr Antlaşması TBMM tarafından da kesin olarak reddedildi. Hatta antlaşmayı imzalayanlar TBMM tarafından vatan haini ilan edildi.
“Siyasi, adli, ekonomik ve mali bağımsızlığımızı yok etmeye ve sonuç olarak yaşama hakkımızı inkâra ve ortadan kaldırmaya yönelik olan Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir.”
Mustafa Kemal
Sevr Antlaşması’nın Önemi:
- Sevr Antlaşması Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır.
- Sevr Antlaşması ölü doğmuş (meclis onayından geçmediği için) bir antlaşmadır. (Ayestefanos Antlaşması ile ortak özellik.)
- Milli Mücadele başarıya ulaştığı için uygulanamamıştır.
- Bu antlaşma Misak-ı Milli’ye aykırıdır.
- Osmanlı yönetiminin teslimiyetçi bir tutum sergilemesi, TBMM’ye katılımları arttırmış ve ulusal bilinci kamçılamıştır.
- Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türk ulusunun haklarını koruyabilmesi için son ve tek çözüm haline gelmiştir.
Sevr Antlşaması’nın imzalanmasından sonra;
- İstanbul ve Anadolu’da tepkiyle karşılanınca Damat Ferit Hükümeti istifa etmiştir.
- TBMM, antlaşmayı imzalayanları ve Saltanat Şurası’nda onaylayanları, vatan haini ilan etmiş ve Hıyanet-i Vataniye Yasası’na göre yargılanmalarını kararlaştırmıştır.
- Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma çalışmaları hızlanmıştır.
Sevr Antlaşması konusundan sonra TBMM ile İstanbul Hükümeti arasında 5 Aralık 1920’de gerçekleşen Bilecik Görüşmesi’ne de kısaca değinelim.
Bilecik Görüşmesi (5 Aralık 1920) :
Bilecik Görüşmesi, TBMM adına Mustafa Kemal ile İstanbul Hükümeti adına Ahmet İzzet Paşa ve Salih Paşa arasında yapılmıştır. Bu görüşmelerden bir sonuç çıkmamıştır. İstanbul Hükümeti’nin Ulusal Harekete katılabileceği mesajı verilmiştir.
Bu bilgiler MEB ve Akademik kaynaklar referans kullanılarak hazırlanmıştır.
Cevap Yok