Bu yazımızda Yazının İcadı ve Önemi konusundan bahsedeceğiz. Yazıyı kim buldu?, Yazıyı ilk kim kullandı? Yazının icadının önemi nedir? gibi soruları da bu dersimizde yanıtlayacağız.
Yazının icadı, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu dönüm noktası, bilgi ve düşüncelerin kalıcı bir şekilde kaydedilmesine ve aktarılmasına imkan sağlayarak, uygarlığın gelişmesinde ve ilerlemesinde büyük rol oynamıştır.
Yazının icadının önemi, sadece bilginin kaydedilmesi ve aktarılması ile sınırlı değildir. Yazı, aynı zamanda edebiyat, sanat ve bilimin gelişmesinde de temel rol oynamıştır. Yazılı eserler sayesinde, insanlık tarihi ve kültürü hakkında bilgi edinmek, farklı düşünceleri ve fikirleri keşfetmek ve geçmişten dersler çıkarmak mümkün hale gelmiştir.
Yazının icadı, insanlığın iletişim kurma ve bilgi paylaşma şeklini kökten değiştirmiştir. Bu sayede, bilgi ve düşünceler zamana ve mekana meydan okuyarak, nesilden nesile aktarılmış ve insanlığın ortak mirasına dönüşmüştür.
Yazının İcadı
İlk Çağ Mezopotamya’sında dini inançlar, günlük yaşamın ve ekonomik sistemin önemli bir parçasıydı. Sümer, Akad, Babil ve Asur gibi uygarlıklarda her şeyin tanrılara ait olduğuna inanılırdı. Bu nedenle insanlar, ürettikleri ürünleri tanrılara sunmak ve onları memnun etmek için çalışırdı.
Mezopotamya’da tapınaklar sadece dini merkezler değil, aynı zamanda önemli ekonomik kurumlardı. Üretilen ürünler tapınaklara teslim edilir ve burada rahipler tarafından yönetilen bir sistemle depolanır ve dağıtılırdı.
Sümerlerin Yazıyı İcadı ve Kullanımı
Yazının ilk defa MÖ 3200’lerden itibaren Mezopotamya uygarlıklarından biri olan Sümerler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. |
Sümerlerin Ziggurat denen tapınaklarında görevli olan rahipler, halk tarafından teslim edilen ürünleri tabletlere kayıt amacıyla resimlemeye başladılar. Bu şekilde Sümerler, tapınak ekonomisinin zorunluluğuyla sembol (piktograf) (çivi yazısı) yazısını icat ettiler.
Sümerler, “çivi yazısı” adıyla bilinen bu yazıyı üçgen uçlu bir kalem kullanarak yumuşak kil tabletler üzerine yazdılar. Yazılan tabletler daha sonra fırınlarda pişirilerek sağlamlaştırıldı. Kil tabletler üzerinde zirai ürünlerin temsil ettiği tahıl, koyun vb. listelerin muhasebe kayıtları yazılıdır.
Sümerler yazının kesintisiz bir biçimde devam etmesi için tapınak ve krallıklar tarafından yazıcı yetiştirmek için Tablet Evi adı verilen okullar kurmuşlardır. Öğrenciler bu okullarda kil tabletler üzerine çivi yazısı yazmayı öğrenirdi. Bunun için üçgen uçlu bir kalem kullanılırdı. Tablet evi, Sümer uygarlığının gelişmesinde ve ilerlemesinde önemli rol oynamıştır. Bu okullarda yetiştirilen yazıcılar, tapınaklarda ve krallıklarda önemli görevler üstlenmişlerdir. Yazıcılar, dini metinleri ve kraliyet kararnamelerini yazmanın yanı sıra, ticari işlemleri de kaydetmişlerdir.
Yazının Yayılması
Sümer çivi yazısı geniş bir yayılma alanı bularak Mısır, Anadolu, Suriye, İran ve Akdeniz havzasındaki pek çok kavim tarafından öğrenilmiştir. Hatta Akad, Babil ve Asur gibi uygarlıklar da Sümer çivi yazısını kullanmışlardır.
Mısırlıların Yazıyı Kullanımı ve Hiyeroglifler
Mısırlılar, Mezopotamyalılar ile yaptıkları ticaret sırasında yazıyı öğrenmişlerdir. Mezopotamya’dan gelen çivi yazısı tabletlerini inceleyen Mısırlılar, kendi resim yazılarını geliştirmişlerdir. Bu resim yazısı “hiyeroglif” olarak bilinmektedir.
Hiyeroglifler, nesneleri, hayvanları ve kavramları temsil eden sembollerden oluşmaktadır. Mısırlılar, yazılarını Nil Nehri kıyısında yetişen papirüs bitkisinin yapraklarından ürettikleri kâğıtlar üzerine yazmışlardır.
24 sessiz harften oluşan Fenike alfabesinin gelişmesine model olan Mısır yazısı, Sami ve Latin alfabesinin de gelişmesini sağlamıştır. Bu sayede Mısır yazısı, günümüzde kullanılan birçok alfabenin temelini oluşturmuştur. İlk kez Bergama’da hayvan derisinden üretilen parşömenler birleştirilerek kitap haline
getirilmiştir.
Kağıdın İcadı ve Yayılması
Kağıdın ilk defa M.S. 105 yılında Çinli Cai Lun tarafından icat edildiği kabul edilir. Cai Lun, kenevir, keten ve dut ağacı kabuğu gibi lifleri kullanarak kağıt üretmeyi başarmıştır. Bu yöntem, parşömenden daha ucuz ve daha kolay bir kağıt üretim yöntemi sunmuştur.
Kağıt üretimi, 7. ve 9. yüzyıllarda İslam medeniyeti sayesinde yaygınlaşmıştır. Araplar, Çin’den kağıt yapım tekniklerini öğrenerek kendi kağıt üretim yerlerini kurmuşlardır. Bu sayede kağıt üretimi Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya yayılmıştır.
Yazının İcadının Önemi
Yazının icadı, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Yazı sayesinde insanoğlu bilgi ve birikimlerini nesilden nesile aktararak günümüze kadar ulaştırabilmiştir. Zamanla yönetim alanında da kullanılmaya başlanan yazı, daha sonraları antlaşmalar, yazışmalar, yasalar, yıllıklar ve savaş hikayeleri gibi farklı alanlarda da gelişme göstermiştir.
Yazının Etkileri
- Yazı sayesinde bilgi ve birikimler kalıcı hale gelerek gelecek nesillere aktarılmıştır. Bu sayede insanlık tarihi ve kültürü korunmuştur.
- Yönetim sisteminin gelişmesinde ve işleyişinde önemli rol oynamıştır. Yasaların yazılması, kayıtların tutulması ve vergi toplanması gibi birçok işlem yazı sayesinde gerçekleşmiştir.
- Devletler arasındaki iletişimi ve diplomasiyi geliştirmiştir. Antlaşmalar, mektuplar ve elçiler aracılığıyla devletler birbirleriyle iletişim kurmuştur.
- Farklı kültürlerin ve dillerin gelişmesine ve etkileşime girmesine katkıda bulunmuştur. Yazılı eserler sayesinde farklı toplumlar birbirleriyle bilgi ve fikir alışverişinde bulunmuştur.
Bu bilgiler MEB ve Akademik kaynaklar referans kullanılarak hazırlanmıştır.