Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan 28 Şubat 1997, “postmodern darbe” olarak anılır. Klasik darbelerden farklı olarak silahlı bir müdahale içermeyen, ancak siyasi, sosyal ve ekonomik yaptırımlarla demokratik iradeyi askıya alan bu süreç, çok sayıda aktörün iş birliğiyle gerçekleşti. Peki bu aktörler kimlerdi ve nasıl bir rol oynadılar? Gelin, 28 Şubat’ın perde arkasındaki isimlere ve onların etkilerine birlikte bakalım.
Postmodern Darbe Nedir?
28 Şubat, “demokratik usullerin kötüye kullanılarak hükümetin devrilmesi” olarak tanımlanan bir süreçti. Refah-Yol hükümetinin (RP-DYP koalisyonu) ordu, medya, yargı ve sivil toplum kuruluşlarının ortak baskısıyla istifaya zorlanmasıyla sonuçlandı. Süreçte tanklar yürümedi, sokağa çıkma yasağı ilan edilmedi; ancak medya manipülasyonu, yargısal müdahaleler ve ekonomik yaptırımlar, adeta bir “psikolojik savaş” yöntemi olarak kullanıldı.
1. Ordu: Sürecin Baskın Aktörü

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), 28 Şubat’ın merkezindeydi. MGK (Milli Güvenlik Kurulu) toplantılarında alınan 18 maddelik kararlar, hükümete doğrudan dayatıldı. Ordunun gerekçesi, “irtica” (dini gericilik) tehdidiydi. Özellikle İmam Hatip Liseleri’nin kapatılması, Kur’an kurslarına kısıtlama ve başörtüsü yasağı gibi uygulamalar, bu kararların somut yansımaları oldu.
- Örnek: Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, “Türk ordusu, laik Cumhuriyet’in teminatıdır” açıklamasıyla sürece meşruiyet kazandırmaya çalıştı.
- Asker-Siyaset Gerilimi: RP’nin İsrail ile Savunma Sanayi Antlaşması’na karşı çıkması ve Sultanbeyli’ye dikilen Atatürk heykeli krizi, ordu ile hükümet arasındaki gerilimi tırmandırdı.
2. Medya: Algı Yönetiminin Silahsız Gücü

Medya, süreçte ordunun en büyük destekçisiydi. Gazeteler, manşetleriyle toplumu yönlendirdi ve hükümeti “irticacı” olarak lanse etti.
- Hürriyet, Sabah, Milliyet ve Cumhuriyet gibi gazeteler, MGK kararlarını “tarihi adımlar” olarak sundu. Örneğin, Sabah Gazetesi, “473 gizli Kur’an kursu” manşetiyle toplumu korkuya sürükledi.
- Propaganda ve Manipülasyon: Medya, generallerin açıklamalarını “muhtıra” gibi yayınlayarak sivil iradeyi zayıflattı. RP lideri Necmettin Erbakan, sürekli “sorumsuz” ve “uzlaşmaz” bir figür olarak resmedildi.
3. Muhalefet Partileri: İktidar Yolunda Fırsatçılık

ANAP, CHP, DSP gibi muhalefet partileri, darbe sürecini fırsata çevirdi. MGK kararlarını destekleyerek erken seçim talebinde bulundular.
- Mesut Yılmaz (ANAP) ve Bülent Ecevit (DSP), ordunun desteğiyle ANASOL-D hükümetini kurarak iktidara geldi.
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise tarafsız kalmak yerine, Erbakan’ı istifaya zorlayan adımları onayladı.
4. Yargı Organları: Bağımsızlığını Kaybeden Kurumlar

Yargı, süreçte ordunun talimatlarına boyun eğdi. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi kurumlar, RP ve FP’yi “irtica” gerekçesiyle kapattı.
- Brifing Skandalı: 400’e yakın hâkim ve savcı, Genelkurmay’ın düzenlediği “irtica brifinglerine” katıldı. Dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, bu durumu “memleket meselesi” olarak savundu.
- Başörtüsü Yasağı: Üniversitelerdeki başörtüsü yasakları, YÖK ve yargı tarafından meşrulaştırıldı.
5. Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar): Militarizme Destek

TOBB, TÜSİAD, TİSK gibi STK’lar, MGK kararlarını açıkça destekledi.
- “Altı Milyon İmza” Kampanyası: İş dünyası, “laikliği koruma” adına hükümetin devrilmesi için kampanya başlattı.
- Sendikalar: DİSK ve Türk-İş gibi sendikalar, “irtica tehlikesi” vurgusuyla sokağa çıktı.
6. YÖK ve Üniversiteler: Eğitimin Siyasallaşması

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), başörtüsü yasakları ve katsayı adaletsizliği gibi uygulamalarla darbeye destek verdi.
- İkna Odaları: İstanbul Üniversitesi’nde başörtülü öğrenciler, “ikna odalarına” alınarak baskı gördü.
- Katsayı Eşitsizliği: İmam Hatip mezunlarının üniversiteye giriş şansı, katsayı uygulamasıyla düşürüldü.
28 Şubat, Türkiye’nin demokratikleşme serüveninde karanlık bir sayfaydı. Ordunun öncülüğünde, medya, yargı, STK’lar ve muhalefetin iş birliğiyle gerçekleşen bu süreç, sivil iradenin nasıl baskılandığının çarpıcı bir örneği oldu. Ancak unutmamak gerekir ki demokrasi, ancak güçlü sivil toplum, bağımsız yargı ve özgür basınla ayakta kalabilir. 28 Şubat’tan çıkarılacak en önemli ders, bu değerleri korumanın ne denli hayati olduğudur.
Kaynaklar:
- Işık, M. (2024). 28 Şubat Postmodern Darbe Sürecinin Aktörleri Üzerine Bir Analiz. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dergisi.
- Bayramoğlu, A. (2007). 28 Şubat: Bir Müdahalenin Güncesi. İletişim Yayınları.
- Birand, M.A. & Yıldız, R. (2012). Son Darbe 28 Şubat. Doğan Kitap.
- Eğitim-Bir-Sen (2014). Rakamlarla 28 Şubat Raporu.