Mayıs ayı geldiğinde vitrinler çiçeklerle, hediyelerle dolup taşar. Sokaklar “Anneler Günü” reklamlarıyla süslenir. Ancak çoğu kişi bu özel günün arkasında yatan tarihi, özellikle Türkiye’deki gelişim sürecini ve sembol ismini pek bilmez. Oysa Anneler Günü, yalnızca hediyelerle geçiştirilecek bir gün değil; anlamı derin, geçmişi güçlü bir gündür. Bu yazıda, Anneler Günü’nün nasıl doğduğunu ve Türkiye’de neden Nene Hatun’un ilk “Yılın Annesi” olarak seçildiğini tarihsel bağlam içinde ele alacağız.
Anneler Günü Nereden Çıktı?
Anneler Günü’nün modern anlamda ilk ortaya çıkışı Amerika’ya dayanıyor. 1905 yılında annesini kaybeden Anna Jarvis, annesine duyduğu özlemi bir sosyal harekete dönüştürdü. Jarvis, annesinin anısını yaşatmak için her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü annelere özel bir gün olması gerektiğini savundu. Bu öneri zamanla halktan büyük destek gördü ve 8 Mayıs 1914’te ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından resmî olarak Anneler Günü ilan edildi.
Başlangıçta duygusal ve manevi bir değer taşıyan bu gün, zamanla ticari bir yön kazandı. Jarvis ise bu durumdan oldukça rahatsız oldu. Annelere olan saygının tüketim çılgınlığına dönüşmesine karşı çıktı, ancak bu çabalarında başarılı olamadı.
Türkiye’de İlk Adımlar
Türkiye’de Anneler Günü ile ilgili ilk girişimler, Cumhuriyet’in erken döneminde, 1930’lu yıllarda Himâye-i Etfâl Kadın Yardım Cemiyeti tarafından başlatıldı. Bu dernek, annelerin önemini vurgulamak ve bakıma muhtaç çocuklara yardım toplamak amacıyla belirli günlerde “Anneler Günü” temalı toplantılar düzenlemeye başladı.
1931 yılında, 23 Temmuz’un Anneler Günü olması önerildi. Bu öneri kabul edilse de ulusal çapta bir kutlama gerçekleşmedi. Ardından 1934 yılında 29 Nisan önerildi, fakat yine benzer bir sonuç yaşandı. O dönemlerde “Yılın Annesi” seçimi gibi uygulamalar söz konusu değildi. Yani Türkiye, bu özel günü benimsemekte oldukça temkinli ilerledi.

Kadın Haklarıyla Paralel Bir Gelişim
Anneler Günü’nün Türkiye’de gündeme gelmesiyle kadın hakları mücadelesi eş zamanlı ilerledi. 1930 yılında kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 1934’te ise kadınlara milletvekili olma hakkı verildi. Bu bağlamda kadınların hem sosyal hem de siyasal alanda görünürlüğü artarken, Anneler Günü de bu gelişmelerin bir uzantısı olarak değerlendirilebilir.
1950’li Yıllar: Nene Hatun ve Uluslararası Gelişmeler
Asıl dönüm noktası 1950’li yıllarda yaşandı. II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye, Sovyetler Birliği’ne karşı NATO ile yakın ilişkiler kurmaya başladı. Bu süreçte Türkiye’nin Batı ile kurduğu ittifak, hem askeri hem de sosyal alanlarda birçok yeni uygulamayı beraberinde getirdi.
1952 yılında NATO Başkomutanı General Matthew B. Ridgway, Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyarette Erzurum’a giderek, 93 Harbi’nin kahramanlarından Nene Hatun’u evinde ziyaret etti. Ridgway, bu ziyaretin kendisi için manevi bir anlam taşıdığını ve onu asla unutamayacağını daha sonra yazdığı bir yazıda ifade etti.
Bu ziyaretin ardından Nene Hatun’a gösterilen ilgi arttı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar kendisine hediyeler gönderdi, Erzurum Belediyesi yardımda bulundu, Meclis ise kendisine maaş bağladı. Artık sadece bir savaş kahramanı değil, ulusal bir anne figürü haline gelmişti.
Türkiye’de İlk Resmî Anneler Günü
Tüm bu gelişmelerin ardından, 1955 yılında Türk Kadınlar Birliği’nin önerisiyle Mayıs ayının ikinci Pazar günü “Anneler Günü” olarak kutlanması kararlaştırıldı. Aynı yıl, yani 5 Mayıs 1955’te ilk kez bir “Yılın Annesi” seçildi: Erzurumlu Nene Hatun.
Nene Hatun’un bu onuru kazanması, sadece onun fedakarlığına değil, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası politik konumuna da işaret ediyordu. Ridgway’ın ziyareti ve ABD-Türkiye ilişkilerinin sıkılaştığı bir dönemde, Rusya tehdidine karşı sembolik bir figür olarak değerlendirildi.
8 Mayıs 1955’te, Nene Hatun’un evinin önünde tören düzenlendi. Validen milletvekiline kadar birçok isim törende yer aldı. Askeri bando İstiklal Marşı’nı çaldı, hediyeler verildi ve evine “Türk Milletinin Annesi” yazılı tabela asıldı.

Günümüzde Anneler Günü
Bu ilk kutlamadan sonra, Anneler Günü her yıl kutlanmaya devam etti. Ancak ilginç bir şekilde, Türkiye’de bu günün kutlandığı tarih zaman zaman değişiklik gösterdi. 8 Mayıs, 10 Mayıs, 14 Mayıs gibi farklı tarihlerde kutlamalar yapıldı. Oysa başlangıçta belirlenen tarih 5 Mayıs’tı. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’de Anneler Günü’nün standart bir tarihte kutlanmaması önemli bir sorun olarak görülmektedir.
Bugün Anneler Günü daha çok çiçek, hediye ve reklam kampanyalarıyla anılıyor. Fakat bu günün tarihsel arka planı, bize aslında çok daha derin anlamlar taşıdığını gösteriyor. Bir annenin evladına olan sevgisinden doğan bir gün, bir ulusun bağımsızlık mücadelesi veren kadın figürünün anılmasıyla birleşerek Türkiye’de kök saldı.
Anneler Günü’nü sadece hediye alıp geçirdiğimiz bir gün olarak değil, fedakarlığın, cesaretin ve tarihsel bilincin sembolü olarak görmeliyiz. Nene Hatun’un “Ben bu vatan için dövüştüm” sözü, sadece bir annenin değil, bir milletin tarihine damga vuran kadınların sesidir.
Bu Anneler Günü’nde bir çiçek alırken, belki de bir dakika durup düşünmek gerek: Bu günü bize armağan edenlerin asıl amacı neydi?