Bu yazımızda 1929 Dünya Ekonomik Krizi ya da diğer bir adlandırmayla “Kara Perşembe” konusunu ele alacağız. 1929 Dünya Ekonomik Krizi konusunu ele alırken de, hem bu krizin nedenlerini ve sonuçlarını hem de krize karşı alınan önlemlerden bahsedeceğiz.
1929 Dünya Ekonomik Krizi, tarihin en büyük küresel krizi olarak kabul edilir.
1929 Dünya Ekonomik Krizi, 3 Ekim 1929 tarihinde Amerika’da New York Menkul Kıymetler Borsasındaki (Wall Street) hisselerin düşmesiyle başlamıştır. 24 Ekim 1929 Perşembe günü ise hisselerin dibe vurmasıyla tarihe “Kara Perşembe” olarak geçecek olan küresel kriz yaşanmıştır. Bu kriz çok kısa sürede Avrupa ve dünyanın sanayileşmiş bölgelerine hızla yayılmıştır.
Şimdi 1929 Dünya Ekonomik Krizi nasıl başladı, dünyada kriz sonucunda neler yaşandı ve Türkiye bu kriz karşısında hangi adımları attı bunlara bakalım.
1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin Nedenleri:
ABD’de aslında işler çok iyi gidiyordu. Zira ABD, hem dünyada lider konumda hem de dünyanın en büyük ekonomisi konumundaydı. Öyle ki dünya sanayi üretiminin %42’sini ABD gerçekleştiriyordu.
1920’li yıllarda da ABD üretim ve istihdam hızla yükselmeye devam ediyordu. İnsanlar kendilerini oldukça zengin hissediyordu. Ülkede iyimser bir hava hakimdi.
ABD zirvedeydi fakat eğer zirvedeyseniz daha fazla yükselemezsiniz. Ve eğer zirveden biraz düşerseniz bu düşüş yükselişiniz kadar hızlı olabilir. İşte ABD’de bu düşüş hızlı oldu.
ABD’de de çalışanların ücretlerinde düşüşler yaşanınca tüketim de hızlı azaldı. Bu sorun karşısında bankalar konut ve otomobil kredisi başta
olmak üzere büyük miktarda krediler verdi.
1929 yılına gelindiğinde Amerikan ekonomisinin %50’si üzerinde söz sahibi
olan holding sayısı 200’e çıktı. Yani bu durumda şunu söylemek mümkün; bir holding dahi iflas ederse bu bile ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecektir.
1929 yılında ABD’nin ithalatını sınırlandırması dünyada stok artışlarına neden olurken artan stokları, doğal olarak fiyat düşüşleri de izledi.
Bu yıllarda ABD borsası Wall Street’in spekülasyon piyasası reel ekonomideki krizle birleşince de büyük buhran başladı. Hisse senetlerinin fiyatları ile reel ekonomik faaliyetlerin paralel gitmemesi ve farkın giderek artması 1929’da finansal ve reel ekonomilerin çökmesine neden oldu.
Şimdi 1929 Dünya Ekonomik Krizi nedenlerini kısaca maddeler halinde sıralayalım:
- I. Dünya Savaşı’nın sonucundaki ekonomik zorluklar
- ABD’nin I. Dünya Savaşı sırasında devletlere verdiği kredileri geri alamaması
- ABD ekonomisini holdinglerin kontrol etmesi
- Savaş sonrası oluşan iyimser havanın ABD borsasını yapay olarak yükseltmesi
- Pound‘un (ABD para birimi) aşırı değer kazanması ve bu durumun ihracatta düşüşe neden olması
- ABD yönetiminin (Hoover yönetimi) tecrübesizliği nedeniyle krize karşı önlem alamaması
- Almanya’nın savaş tazminatını ödemek için karşılıksız olarak para basması ve bunun da aşırı enflasyona (hiperenflasyon) neden olması.
Kara Perşembe ve Ekonomik Buhranın Sonuçları:
Hisset senetlerinin kar amacıyla kendi değerinden çok daha fazla bir değerle alınıp satılmasıyla oluşan aşırı spekülasyon sonucunda nihayet tarihe “Kara Perşembe” olarak geçecek olan 24 Ekim 1924 Perşembe günü New York Wall Street Borsası çöktü.
Borsanın çökmesiyle beraber herkes elindeki hisseleri satmak istedi. Panik giderek yayıldı ve hisse senedi sahipleri Wall Street’e akın etmeye başladı. Tabii ki ABD’de oluşan bu paniğin diğer ülkelere de sıçraması kaçınılmaz oldu.
Oluşan panik havasında ülkelerdeki ham madde fiyatları hızla düşmeye başladı. Bu düşüşü gayrimenkul fiyatları takip etti. ABD’de 9 bin banka kapsına kilit vurdu. Yatırımlar durdu. Tarım sektörü iyice geriledi. Tonlarca ürün imha edildi. Hisseler 1925 yılına göre %75’ten fazla değer kaybetti. Yüzlerce şirket iflas etti. 50 milyon kişi işsiz kaldı. Dünyada toplam üretim %42 oranında düştü ve dünya ticaret hacmi %65 oranında azaldı.
1930’da dünya nüfusunun yarısı doğrudan ya da dolaylı olarak ticaretle geçiniyordu. Buhranla birlikte ticaretin sekteye uğraması, insanların işlerini tehlikeye attı ve yaşam standartlarını düşürdü. İnsanlar gerekli görmedikleri malları satın almaktan vazgeçti. Yeni arabalar artık kolay kolay müşteri bulamıyordu. Detroit (Ditroit) ile Tulin’deki araba fabrikaları daha az çelik ve lastik satın almaya başladı. Bunun sonucunda, onların tedarikçileri işçi çıkarma yoluna gitti. İşçilerin aileleri yeni elbise satın alamayınca binlerce kilometre uzaklıktaki şehirlerde ve çiftliklerde üretilen pamuk, yün ve deriye olan talep de azaldı. Tatil zamanı geldiğinde Güney
Geoffrey Blainey, 20. Yüzyılın Kısa Tarihi adlı kitabından…
Afrika, Japonya ve İsviçre’deki dağlarda bulunan tesislerin yarısı boş kaldı.
1929 Dünya Ekonomik Krizi sonuçlarını toparlayacak olursak;
- 4,2 milyar dolar ABD borsasında yok oldu.
- Çok sayıda banka battı ve binlerce insanın malvarlığı yok oldu.
- Ülkelerde açlık ve kıtlık başladı. İnsanlar takas usulü ticarete tekrar döndü.
- İnsanların ruh sağlığı bozuldu.
- İnşaat ve madencilik faaliyetleri durdu
- 50 milyona yakın insan işsiz kaldı.
- Dünya ticaret hacmi % 65 oranında azaldı.
ABD’de 1929 Dünya Ekonomik Krizi sonrası 1932’de yapılan seçimle Franklin D. Roosevelt başkan oldu. Roosevelt ilk iş olarak yeni ekonomik politikaları hayata geçirdi. Bu yıllar aynı zamanda dış ticarette korumacılığın arttığı ve gümrük tarifesi, kota, takas ve kliring gibi ticareti
kısıtlayıcı önlemlerin alındığı yıllar oldu.
Ayrıca 1929 Dünya Ekonomik Krizi sonucu birçok ülkede savaş yanlısı partiler zafer kazandı. Böylece tüm dünyada hızlı bir silahlanma yarışı başladı. Bu durum ise II. Dünya Savaşı’nın kapılarını açtı.
Ekonomik Buhranın Türkiye Yansımaları:
Ekonomik buhranla birlikte Türkiye’de, ham madde ve tarım ürünleri fiyatlarında düşüş yaşandı. Özellikle tarım ürünleri ihraç eden Türkiye’de döviz gelirleri azaldı. Dolayısıyla tarım üreticileri yoksullaşma sürecine girdi. 1929 Dünya Ekonomik Krizi nedeniyle tüm dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye’de de 1933’ten itibaren devletçi politikalar ağırlık kazandı. Bu dönemde devletin ekonomiye müdahaleleri arttı ve tarımdan sanayiye doğru bir yönelme başladı. Bu politikanın somut karşılığı, ham maddeleri Türkiye’den sağlanabilecek sanayinin kurulmasına yönelik I. Beş Yıllık Sanayi Planı’nın 1934’te uygulamaya konulması oldu. 1929’da dünya genelinde yaşanmış olan ekonomik bunalım, Türkiye’de özellikle ödemeler dengesinde açıklar ve parasal kriz olarak ortaya çıktı. Buhranın etkisini azaltmak için 1929’da kurulan Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti halkı tasarruflu olmaya ve yerli malı kullanmaya teşvik etti.
Buhran sonrası dönemde para piyasasını belirleyebilmek için 1930’da Merkez Bankası kuruldu. Türk Parasını Koruma Kanunu TBMM’de kabul edildi. 1931’de ithalata kota konulması ve ihracatın denetlenmesi hakkında çıkan kanunla korumacılığın ilk adımları atıldı. 1931’den itibaren ithalattaki kota uygulamalarının yanında takas ve kliringe de başvuruldu. Dış ticaret büyük ölçüde ikili antlaşmalarla ve kliring sistemiyle yürütüldü. “İhracat karşılığı ithalat yaklaşımı” geçerli oldu ve bu alandaki düzenlemeler 1934’te kurulan “Dış Ticaret Ofisi” aracılığıyla yürütüldü. 1936’dan sonra dış ticaret bütçeleri hazırlanması yoluna gidildi.
Dr. Figen KALYONCU, Dr. Cüneyt SEVİM, Dr. Zafer SEZGİN, Tanzimat Dönemi’nden İki Binli Yıllara Türkiye Ekonomisinin Dışa Açıklık Serüveni
Tanzimat Dönemi’nden İki Binli Yıllara Türkiye Ekonomisinin Dışa Açıklık Serüveni yazısından bir parça ile aslında bu krizin Türkiye’ye etkisini ve Türkiye’nin aldığı önlemleri görmüş olduk.
Şimdi maddeler halinde Türkiye’nin krize karşı aldığı önlemleri sıralayalım:
- Korumacı-iktisatçı politikalara yönlenildi.
- İthalata kısıtlamalar getirildi ve gümrük vergileri yükseldi.
- Ülkede yerli malı kullanılması için devlet tarafından propagandalar yapdı.
- Milli iktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu.
- Kliring Sistemi hayata geçirildi.
Bu bilgiler MEB ve Akademik kaynaklar referans kullanılarak hazırlanmıştır.
Cevap Yok