Mesleğini iyi yapan mimarlar tarihin her döneminde büyük takdir toplamışlardır. Hatta bazen mimar susar ve eserin kendisi konuşur. İşte Mimar Sinan tarafından inşa edilen, yine Mimar Sinan’ın ‘ustalık eserim’ dediği Selimiye Camii gibi. Eser birçok mimari ilmi bünyesinde barındırdığı gibi çini işlemeleriyle de göz dolduruyor. Caminin 2011 yılında UNESCO tarafından kültürel eser listesine alınması ise hali hazırdaki ününü daha da arttırmasını sağlamış.
Türk-İslam mimari sanatının mihenk taşı olan bu cami aynı zamanda ülkemiz için ciddi bir turizm değeridir. Her yıl dünya genelinden binlerce turisti ağırlayan Mimar Sinan’ın ustalık eseri, yıllara meydan okurcasına Edirne’nin en ihtişamlı yapısı unvanını yüzyıllardır elinde bulunduruyor. Bu asaletini ise 1568 yılında başlayan ve 1574 yılına kadar uzanan hummalı bir inşa sürecine borçlu.
Selimiye Camisinin Özellikleri
Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan Selimiye Camisinin yapımı 1568 yılında başlayarak, 1574 yılına kadar toplamda 6 yıl sürmüştür. Osmanlının en iyi mimarı olan Mimar Sinan, 80 yaşına kadar kazandığı tüm tecrübesini caminin inşa sürecinde kullanmış ve ortaya bu heybetli eser çıkmıştır. Osmanlı-Türk sanatının en nadide eseri olan Selimiye’nin yapım emri ise bizzat II. Selim tarafından verilmiştir.
Caminin yapımı için neden İstanbul’un değil de Edirne’nin tercih edildiği ise hala netlik kazanmamış olup, Mimar Sinan tarafından padişaha verilen tavsiyelerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bir diğer tahmin göreyse, artık İstanbul’un bir camiye ihtiyaç duymadığına kanaat getirilmiştir. Rumeli’de Osmanlı varlığının kalbi olan Edirne tercih edilmiştir. Öte yandan, padişah II. Selim’in gençlik dönemlerinden itibaren bu şehre karşı özel bir sevgi beslediği tarihi kaynaklarla sabittir.
Selimiye Camisinin Mimari Özellikleri
Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan Selimiye, birçok kişiye göre dönemin mimarisinin çok ötesinde bir eser. Camiyi diğer camilerden ayıran pek çok özellik mevcut olmakla beraber en dikkat çekeni, herhangi bir yarım kubbeden destek almayan ve tek olarak inşa edilen kubbesi. Bu kubbe 8 sütun fil ayağı üzerine kuruludur. Günümüzde dahi mimari ve mühendislik alanına araştırma yapanları şaşırtmaktadır.
Kubbe, 43 metre yükseklikte ve 32 metre çapındadır ki bu yapısıyla Ayasofya’yı geride bırakır. Selimiye camisinin 3 şerefesi ve 4 adet minaresi vardır. İşin en inanılmaz yanıysa bu minarelerin uzunluğunun 85 metre olmasıdır. Dönemin şartları düşünüldüğünde, mimari açıdan imkansızın başarıldığı kesin bir dille söylenebilir. Ayrıca minareler üç yollu bir şekilde inşa edilmiştir. Minareden çıkan 3 kişinin birbirini görmesi mümkün değildir.
Selimiye Camisinin Sırları
Mimar Sinan’ın ustalık eseri sadece mimari açıdan kendisine hayran bırakmakla kalmıyor. Birçok manevi sırrı da sembolize ediyor. Buna göre, Selimiye’nin göze çarpan detaylarından bir tanesi olan kubbenin tek oluşu olarak geçer. Bu da Allah’ın birliğini ve hiçbir şeyin O’na denk olamayacağını vurguluyor. Benzer şekilde caminin pencere sayısının 99 olması da Allah’ın 99 ismine ithafen.
Cami içerisinde yer alan vaaz kürsüsünün dört olması ise İslam’ın 4 mezhebine atıfta bulunuyor. Bunun yanı sıra pencerelerin beş kademeli oluşu bazı anlamlar barındırıyor. İslam’ın 5 şartını, arka minarelerinde altı tane yolun bulunması imanın altı şartını kapsıyor. Caminin külliyesinde bulunan 32 kapı İslam’ın 32 farzını içeriyor. Caminin minarelerinde bulunan 12 şerefe ise camiyi yaptıranın 12. Osmanlı padişahı olduğunu sembolize ediyor. Bunlara ek olarak, Selimiye’nin Mimar Sinan’ın engin bilgisi nedeniyle daha birçok sırrı barındırdığı doğrudur. Ancak maalesef henüz ortaya çıkanlar bunlar. Ek olarak camiyi süsleyen çinilere dikkatli bakıldığında bazı detaylar yakalamakta mümkün.
Kapak Görseli: