18. yüzyılda başta Rusya olmak üzere olmak üzere Avusturya,Venedik ve İran ile savaşlar ve antlaşmalar yapılmıştır.
Bu yazımızda Osmanlı Gerileme Dönemi‘nde yapılan bu savaşlar ve ardından yapılan antlaşmalara yer vereceğiz.
OSMANLI’NIN AVUSTURYA VE RUSYA İLE İLİŞKİLERİ
Önceki konuda da belirttiğimiz üzere bu yüzyılda Avusturya ve Rusya Osmanlı topraklarını paylaşmak ,bu topraklar üzerinde yeni devlet kurmak için çeşitli projeler planlamıştı. Bu nedenle Osmanlı topraklarına saldırılar başlamış ve bunun sonucunda savaşlar meydana gelmiştir.
Prut Savaşı (1711) :
İsveç Kralı XII. Şarl 1709 Patova Savaşı‘nda Rusya’ya mağlup olup Osmanlı Devleti’ne sığınmıştı. Rus Çarı I. Petro, III. Ahmet‘ten Şarl’ın teslim edilmesini istese de bu teklif kabul edilmedi.
Rusya, İsveç Kralı’nın teslim edilmemesini; Osmanlı Devleti ise Rusya’nın Osmanlı topraklarını ihlal etmesini öne sürerek savaş ilan etti.
Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ordusunu imha etmek üzereyken Rusya’dan barış teklifi geldi.
Prut Antlaşması (1711) :
Rusya tarafından gelen barış teklifine Baltacı Mehmet Paşa; yeniçerilere güvenmediği, malzeme yetersizliği ve Ruslar’a yardım gelebileceği endişesi nedeniyle bu teklifi kabul etti ve iki taraf arasında Prut Antlaşması imzalandı.
1711 Prut Antlaşması’na göre;
- Ruslar işgal ettikleri yerlerden çekilecek.
- Azak Kalesi Osmanlı’ya verilecek.
- Ruslar, İstanbul’da elçi bulunduramayacak.
- Ruslar, İstanbul Antlaşması maddelerini çiğneyip Osmanlı topraklarında yaptığı kaleleri imha edecek.
- Ruslar, Osmanlı’nın iç işlerine karışmayacak.
- Ruslar, Osmanlı toprakları üzerinde serbestçe ticaret yapabilecek.
- İsveç Kralı XII. Şarl ülkesine dönecek.
Mora Yarımadası’nın Venedik’ten Alınması (1715) :
Hatırlanacağı üzere Mora Yarımadası ile bazı ege adaları Karlofça Antlaşması ile Venedik‘e bırakılmıştı. Fakat Venedik burada yaşayan halka oldukça baskı uygulamış ve Mora halkı Osmanlı’dan yardım istemişti. Üstelik Venedik korsanları Doğu Akdeniz’deki ticaret ve hac gemilerine saldırılar yapıyordu.
Bunun üzerine Osmanlı Devleti 1714 yılında savaş ilan etti ve 1715 yılında adaları ve Mora’yı geri aldı.
Petervaradin Savaşı :
Osmanlı Devleti’nin Karlofça’dan sonra üst üste elde ettiği bu başarılar Avusturya’yı endişelendirmiştir. Osmanlı Devleti Dalmaçya üzerine yönelmiş bunun üzerine Avusturya, Venedik ile ittifak kurmuştur.
Avusturya, Osmanlı’dan Mora’nın tekrar Venedik’e verilmesini bildirmiş, bunu kabul etmeyen Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında yapılan savaşı Osmanlı Devleti kaybetmiştir.
Bu savaş sırasında Sadrazam Damat Ali Paşa, dağılan askerlerini yeniden toparlamak için tek başına düşman üzerine atılmış fakat başından vurularak Şehit olmuştur.

Pasarofça Antlaşması (1718) :
Avusturya Petervardin Savaşı‘nı kazanmasının ardından ilerlemeye devam etmiş ve Belgrad’ı işgal etmiştir. Venedik ise Papa ve Malta şövalyelerinin de yardımıyla Preveze’yi alıp Dalmaçya’ya asker çıkarmıştır.
Hem Avusturya hem de Venedik ile savaşmayı göze alamayan Osmanlı Devleti, İngiltere ve Hollanda’nın da arabuluculuğu ile Avusturya ile Pasarofça Antlaşması‘nı imzalamıştır.
Pasarofça Antlaşması ile;
- Belgrad, Semendire dahil Kuzey Sırbistan ve Temeşvar Avusturya’ya bırakıldı.
- Avusturya, Osmanlı topraklarında konsolosluk açma hakkı elde ederken, birtakım ticari imtiyazlar da kazanmıştır.
- Bosna ve Preveze’de ele geçirilen kaleler ile Dalmaçya kıyıları Venedik’e verildi.
- Mora Osmanlı Devleti’nde kaldı.
💯 Venedik 1797’de Campo Formia Antlaşması ile Avusturya ve Fransa arasında paylaşılmıştır.
1736-1739 Osmanlı-Rus Savaşı :
Osmanlı Devleti’nin savaştan yana olmamasına rağmen Rusya, sürekli olarak Osmanlı topraklarını işgal ediyordu. Rusya’nın son olarak Azak ve Kırım’a saldırması sonucu Osmanlı Devleti 1936 yılında Rusya’ya savaş ilan etti.
Rusya başlarda Osmanlı’ya üstünlük kurmuş, Azak ve Özi’yi işgal etmiştir. Daha önce Rusya ile aralarında gizli antlaşmalara yapan Avusturya ise Eflâk, Sırbistan ve Bosna’ya saldırmıştır.
Bu gelişmeler üzerine Osmanlı ordusu karşı hamlede bulunarak Avusturya karşısında üst üste başarılar elde etmiştir. Osmanlı’nın bu başarısı üzerine Rusya da geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Belgrad Antlaşması (1739) :
Son olarak Osmanlı Devleti’nin Semendire ve Belgrad’ı da ele geçirmesi üzerine Avusturya barış istemek zorunda kalmış ve Fransa’nın ara buluculuğuyla önce 1739’da Avusturya ile; daha sonra Rusya’nın barış teklifiyle Rusya ile Belgrad Antlaşması imzalanmıştır. (I. Mahmut Dönemi)
Avusturya ile imzalanan Belgrad Antlaşması’na göre;
- Pasarofça ile Osmanlı’nın kaybettiği yerler geri verecek.
- İki ülke arasında Tuna Nehri yeniden sınır olacak.
- Devam eden savaşta Avusturya, Rusya’ya yardım etmeyecek.
Rusya ile imzalanan Belgrad Antlaşması’na göre ;
- Rusya savaşta işgal ettiği yerleri Osmanlı’ya bırakacak.
- Azak Kalesi yıkılmak üzere Rusya’ya verilecek.
- Rusya Azak Denizi ve Karadeniz’de askeri ve ticari gemi bulundurmayacak.
- Ruslar, Osmanlı topraklarında ticaret yapabilecek ve Hristiyanlarca kutsal sayılan yerleri de serbestçe ziyaret edebilecek.
- Rus çarı, protokol bakımından Avusturya ve Fransa kralına denk sayılacak.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı :
Lehistan üzerinde hakimiyet kurmak isteyen Rusya, Lehistan kralının ölümü üzerine kendisine bağlı Stanislav’ı Leh Krallığı’na seçtirmiştir. Bu durum üzerine Lehler, Osmanlı Devleti’nden yardım istemiştir.
Osmanlı Devleti 1768’de Rusya’ya sefer kararı almıştır. Ruslar Osmanlı’ya ait olan Balta kasabasına saldırmış ve Kırım Hanı Giray, Rusya’ya savaş açmıştır. Fakat Kırım Hanı’nın ölümü ve yerine geçen hanın başarısızlığı, Osmanlı ordusunun hazır olmaması gibi nedenlerle savaş kaybedilmiştir.
1769-1770 kışında Tuna’ya kadar ilerleyen Ruslar , Eflâk ile Boğdan’ın merkezi durumunda olan Bükreş’i işgal etmiştir. Ne yazık ki 1770’teki savaşta 100.000 kişilik Osmanlı ordusunun yarıya yakını Şehit olmuştur. Ordunun bütün malzeme ve erzakı da Rusların eline geçmiştir.
Çeşme Limanı Baskını:
Rus ve Osmanlı donanması 5 Temmuz 1770’de Çeşme Limanı’nda karşılaşmıştır. Ruslara karşı savunma savaşı hazırlığı yapan Osmanlı Donanması’na karşı fırsattan istifade eden Ruslar, 6 Temmuz günü Çeşme Limanı’na baskın düzenlemiş ve liman içine ateş kayıkları salarak Osmanlı donanmasına ait gemileri ateşe vermiştir.
💯 Çeşme Baskını sonrası “Palabıyık” lakaplı ve evcilleştirdiği aslan ile birlikte dolaşması ile meşhur olan Osmanlı Sadrazamı Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından, 1773 tarihinde, “Tersane Hendesehanesi” adıyla bugünkü Deniz Harp Okulunun temeli atılmıştır.

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) :
Ruslar’ın elde ettikleri başarılar sonucunda 1774 yılında Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır antlaşmalardan biri olan Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır. (I. Abdülhamit Dönemi)
Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre;
- Kırım’ın Osmanlı Devleti’ne bağlılığı sona erecek ve Kırım müstakil bir hanlık haline gelecek.
- Kırım’ın dini bakımdan halifeye bağlılığı devam edecek ve her iki devlet de Kırım’ın iç işlerine karışmayacak.
- Rus ticaret gemileri boğazları kullanabilecek, Karadeniz ve Akdeniz’de serbestçe dolaşabilecek.
- Fransa ve İngiltere’ye verilen kapitülasyonlar Rusya’ya da verilecek.
- Ruslar İstanbul’da daimi elçilik bulunduracak ve istedikleri yerlerde konsolosluk açabilecek.
- Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek.
- Osmanlı egemenliği altındaki Ortodoksların haklarını, Ruslar koruyacak.
Aynalıkavak Tenkihnamesi (1779) :
Rus Çariçesi II. Katherina, Kırım Hanı olarak Rus yanlısı Şahin Giray‘ı şeçtirmişti. Bunun üzerine Kırım halkı Osmanlı’dan yardım istemiştir. Osmanlı Devleti bu durum üzerine savaş hazırlıklarına başlamış fakat Fransa’nın araya girmesi sonucu Ruslarla, Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalanmıştır.
Aynalıkavak Tenkihnamesi’ne göre;
- Rusya Kırım’daki askerlerini çekecek.
- Osmanlı Devleti Şahin Giray’ın hanlığını kabul edecek.
1787 – 1792 Osmanlı-Rus Savaşı :
Ruslar Kırım’ı bir kez daha işgal etmiş, göç etmekte olan halka baskılar yapmış, bununla da kalmayıp Avusturya ile Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmak üzere gizli pazarlıklar yapmıştır.
Ziştovi Antlaşması (1791) :
Savaşlar devam ederken Fransız İhtilali başlamış ve ihtilalin kendilerini de etkileyeceğini düşünen Avusturya Osmanlı’dan barış istemiştir. Bunun üzerine Avusturya ile Osmanlı arasında Ziştovi Antlaşması imzalanmıştır. (III. Selim Dönemi)
Ziştovi Antlaşması’na göre;
- Avusturya işgal ettiği yerlerden geri çekilecek.
- Unna ve Orsova çevresi Avusturya’ya bırakılacak.
- Osmanlı Devleti’nin Rusya ile savaş yapması halinde Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecek.
Yaş Antlaşması (1792) :
Avusturya ile yapılan antlaşma neticesinde Rusya yalnız kalmış ve barış istemiştir. Bunun üzerine Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Yaş Antlaşması imzalanmıştır.
Yaş Antlaşması’na göre;
- Özi ve Kırım Rusya’da kalacak.
- Buğ ve Dinyester Nehirleri arasındaki arazi Rusya’ya bırakılacak, Dinyester Irmağı sınır kabul edilecek.
- Ruslar Doğu Anadolu’daki işgal ettikleri yerleri boşaltacak.
OSMANLI-FRANSA İLİŞKİLERİ
1798 yılında Napolyon Mısır’a saldırmıştır. Osmanlı Devleti bunun üzerine Fransa’ya karşı ilk defa denge politikası izleyerek, İngiltere ve Rusya’dan yardım istemiştir.
Akka Kuşatması (1799) :
Fransa’nın Mısır’ı işgal etmesi üzerine Osmanlı devleti Fransa’ya savaş ilan etti. Cezzar Ahmet Paşa bölgeyi çok iyi bildiğinden Mısır seraskeri ilan edildi. Fransa Gazze’yi de alıp Filistin’e girmiş ve 19 Martta Cezzar Ahmet Paşa tarafından savunulan Akka‘yı kuşatmıştır.

Cezzar Ahmet Paşa İstanbul’dan gelen Nizamı Cedid ordularının da yardımıyla Akka’yı başarılı bir şekilde savunmuştur. Napolyon’un bu başarısızlığı üzerine Mısır halkı isyan etmiş ve Napolyon Akka’dan ayrılmıştır.
💯 Cezzar Ahmet Paşa, “Deve Kasabı” anlamına gelen “Cezzar” lakabını Bedevilere karşı savaşırken 70 kişiyi develeri ile birlikte öldürmesi üzerine almıştır.
“Savaşı kazansaydım Doğu’nun fatihi olur ve Paris’e İstanbul üzerinden dönerdim. Ancak kader beni bir ihtiyarın oyuncağı etti.”
Napolyon’un Cezzar Ahmet Paşa hakkındaki sözü
El-Ariş Antlaşması (1800) :
Napolyon bir kez daha Mısır’a gelmiş ve Köse Mustafa Paşa komutasındaki ordu ile savaşmış ,Köse Mustafa Paşa’yı da esir almıştır. Napolyon İstanbul’dan güçlü bir ordu geldiğini öğrenince gizlice Fransa’ya kaçmıştır. General Kleber Mısır’da Fransa yetkilisi olarak kalmış ve 20 Ocak 1800 günü Osmanlı Devleti ile Fransa arasında El-Ariş Antlaşması imzalanmıştır.
Buna göre Fransızlar Mısır’ı tahliye edecekti. Fakat Fransa Mısır’dan 1802 yılında imzalanan Paris Antlaşması ile çıkmıştır.
OSMANLI-İRAN İLİŞKİLERİ
İran’daki Afgan ayaklanmaları ve siyasi sorunlar nedeniyle devlet zorlu bir süreçten geçiyordu. Safeviler’in bu durumundan faydalanmak isteyen Rus Çarı I. Petro Kafkasya üzerine harekete geçerek Derbent ve Bakü’yü işgal etti. Kafkasya’daki Müslümanlar ise Ruslar’ın baskısı yüzünden Osmanlı Devleti’nin himayesine girmek istiyordu. Bunun üzerine Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın girişimiyle İran üzerine sefere çıkıldı.
Bu seferle Osmanlı ordusu Tiflis, Revan, Nahcivan, Tebriz ve Güney Azerbaycan’ı alarak Batı İran’ı ele geçirmiştir.
İstanbul Antlaşması (İran Mukasemenâmesi) (1724) :
Osmanlı Devleti ve Rusya’nın İran toprakları üzerindeki emelleri bu iki devleti bir kez daha çatışmanın içerisine sokmuştur. Böyle bir savaşı olmasını istemeyen Fransa‘nın arabuluculuğu ile Osmanlı Devleti ile Rusya arasında İstanbul Antlaşması imzalanmıştır.
İstanbul Antlaşması’na göre;
- Gürcistan, Şirvan ve Azerbaycan Osmanlı Devleti’ne bırakılacak.
- Kafkasya’nın Hazar Bölgesi Rusya’da kalacak.
- Her iki taraf da II. Tahmasb’ı Şah olarak tanıyacak.
Ahmet Paşa Antlaşması (1732) :
Topraklarının paylaşılmasına razı olmayan Şah Tahmasb‘ın , 1731 yılında Revan’a saldırısıyla başlayan savaşta Osmanlılar, İran’ı mağlup etmiştir. Barış isteyen Şah Tahmasb ile 1732 yılında Ahmet Paşa Antlaşması imzalanmıştır. ( I. Mahmut Dönemi )
Ahmet Paşa Antlaşması’na göre;
- Tebriz, Batı İran ve Azerbaycan İran’a bırakılacak.
- Kafkasya Osmanlı Devleti’nde kalacak.
Safevi Hanedanlığı’nın Sonu:
Afganlılar’ın İran’dan çıkarılmasında etkili olan Avşar boyu lideri Nadir Han, Ahmet Paşa Antlaşması’nı tanımadığını bildirerek, Şah Tahmasb’ı tahtan indirmiştir.
Osmanlıya karşı kaybedilen toprakları geri almak isteyen Nadir Han kendisini Şah ilan ettirmiştir. Böylece İran’da 236 yıl hüküm süren Safevi hanedanlığı sona ermiş ve Avşar hanedanı yönetimi ele almıştır.
Osmanlı Devleti Nadir Han’ı İran Şahı olarak tanımış ve 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması’nda belirlenen sınırlar iki devlet arasında yeniden kabul edilmiştir.
II. Kasr-ı Şirin (Kerden) Antlaşması:
Nadir Şah, 1743’te Kerkük, Musul ve Bağdat’a saldırmış ve Osmanlı-İran savaşı yeniden başlamıştır.
I. Mahmut, Kırım ve Mısır’dan yardımcı kuvvetler çağırmış ve bunun üzerine Nadir Şah, Osmanlı Devleti’nden barış istemiştir. Bunun üzerine Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın maddeleri esas alınarak yeni bir antlaşma imzalanmıştır.
II. Kasr-ı Şirin Antlaşması’na göre; daha önce imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması olduğu gibi kabul edilmiş ve günümüze kadar devam eden İran barışı gerçekleşmiştir.
Bu bilgiler MEB ve Akademik kaynaklar referans kullanılarak hazırlanmıştır.
Cevap Yok